Gerici yaşamı dayatan ve bunu her fırsatta yasa ve sözleriyle destekleyen tüm bunları gerçekleştirirken de çocukları alet eden gözü dönmüş AKP çetesinin son kurbanları yine çocuklar oldu.
Son olay Diyarbakır ve Ankara’da yaşandı. Diyarbakır’da Kız İmam Hatip Lisesi’nde görevli bir öğretmen cinsel istismarda bulunduğu 16 yaşındaki öğrencisi için “Sizin kanunlarınıza göre bir suç işledim ama ben bu kişiyle şeriata uygun bir şey yaptım.” diyebiliyor. Hakkında 4.5 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 34 yaşındaki evli ve 3 çocuklu A. D. Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerini de tanımadığını söyleyerek,”Şeriata göre yargılanmak istiyorum ” dedi. 2016 yılında yaşanan bu olayın ardından sanık maaş kesme cezası ile adeta ödüllendirilerek Lice ilçesinde başka bir okula gönderiliyor. Şiddeti her alanda meşrulaştıran siyasi iktidar çocukların masumiyetlerini çalan bu sapıklara da kalkan olmaya devam ediyor. Öğretmen sıfatıyla öğrencilerine rol model olması gerekirken pis emellerine çocuk bedenini alet eden bu gözü dönmüş sapıklara verilecek en yüksek ceza da maaş kesme olmamalı.
Dinci-gerici eğitim sisteminin yoksul halk çocuklarına dayatılmasıyla birlikte canımız daha çok yanıyor.
Geçtiğimiz yıl resmi rakamlara göre 387 çocuk cinsel istismara uğrarken bu yılın başında art arda basına yansıyan haberlerle bu tür olayların ne ilk ne de sonuncu olacağı ortada. Çocukların bedenleri üzerinden yapılan her istismar bugün politik anlam taşımaktadır. Öyle münferit sıradan geçiştirilecek adi suçlar arasında gösterilemez.
Tıpkı Ankara’nın Polatlı ilçesindeki 13 Eylül İlköğretim Okulu’nda çalışan bir hizmetlinin 15 öğrenciye cinsel istismarda bulunması gibi. Laik ve çağdaş olmayan eğitim ortamlarına terk edilen çocuklarımız ne yazık ki aileden başlayıp okullara kadar hiçbir yerde güvende değiller. Ankara’da yaşanan bu çirkin olayın ardında yine AKP’nin tüm okulları İmam-Hatipleştirmesi ve eğitimi özelleştirme politikaları yatıyor. K. C. isimli bu şahıs İŞKUR aracılığıyla tarikatlardan kaydırılan personellerden biri. Okul müdürünün önce görmezden gelip olayın üstünü örtmeye çalıştığını belirten veliler, “Türkiye’de çocuklara yönelik bu tür cinsel istismarların üzeri örtülmeye çalışılıyor. Bunların tek sebebi AKP’gillerin uyguladığı Gerici-Piyasacı politikalardır” diyerek isyan ettiler.
Evet, tüm bu saldırıları meşrulaştıran ve zeminini hazırlayanlar aslında geçen yıl Karaman’da Ensar Vakfı’nda kalan 45 çocuğun tecavüze uğramasının ardından “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerdir. Bir babanın öz kızına şehvet duymasının haram olmayacağına” ve “9 yaşında kız çocuğunun evlenebileceğine” dair fetvalar vererek kız çocuklarımızı birer cinsel obje gibi algılayan ve her türlü sapık anlayışları destekleyen Diyanet İşleri Başkanlığı’dır.
Yine cinsel istismara uğrayan çocuğun, istismarcısıyla evlenmesi durumunda suçlunun aklanmasını sağlayan yasa tasarısının son anda rafa kaldırılıp ama geri çekilmemesi gibi…
Mesela Müftülere nikah kıyma yetkisi vererek laik yaşama büyük bir darbe indiren AKP’gillerin bu sayede çocuk istismarı, çocuk yaşta evlilik ve kadına yönelik şiddeti de bir kez daha meşrulaştırması gibi.
Bugün çocuklarımız AKP’gillerin dini eğitim dayatması altında Çocuk Hakları İhlalleriyle karşı karşıyadırlar. Her yıl sayıları biraz daha artan çocuk istismarlarının tek suçlusu yasadışı hüküm süren AKP’gillerdir.
Cinayet, tecavüz, ensest, dolandırıcılık ve hırsızlık kavramlarının tek karşılığı AKP’dir.
Susarak, hiçbir şey yapmayarak, görmezden gelecek karanlıkları aydınlığa dönüştüremeyeceğimizi biliyoruz. Ortaçağ karanlığını değiştirmek, bugünün özneleri olarak bizlerin ellerindedir. Nasıl bir ülke ve gelecek inşa edeceğimiz adalet ve özgürlüğün ışığında yoğrulan devrimci mücadelemizle mümkündür. Rosa Lüksemburg’un “Hareket etmeyenler zincirlerini fark etmezler.” sözlerinde vurguladığı gibi. Halkçı Kamu Emekçileri olarak bizler; Çocuklarımıza yönelik her türlü gerici saldırılara karşı AKP’gillere sesleniyoruz:
Çekin o kirli ellerinizi çocukların bedeninden.
Çekin o sapık düşüncelerinizi çocukların hayatından.
Çocuklarımıza yapılan her saldırıya karşı susmayacağız.
Çocuklarımızın yarınlarını karartan, geleceklerini çalan tüm gerici saldırılarınıza karşı, Laikliği esas alan ödünsüz mücadele hattımızı öreceğiz ve Laik, bilimsel, çağdaş, parasız ve demokratik bir eğitim sistemi kurana kadar savaşacağız.