Bir asır önce bugün bir milletin özgür ve eşit bir yaşam sürmesi adına Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’da tahta sıralı meclis kürsüsünden duyurdu:
“Türkiye devletinin idare şekli Cumhuriyet olacaktır!”
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir! ” ilkesi artık devlet yönetiminde yerini almıştı. Eşitlik ve özgürlük vadediyordu yeni doğmuş Cumhuriyet. Asırlardır halkın kanını emen Saltanatın yıkılmasıydı Cumhuriyetin ilanı…Tarihin en eski ve en asalak sermaye sınıfı olan ve Anadolu topraklarında da ayrık otu gibi kök salmış olan Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı’nın egemenliğine taş koymaktı bir anlamda Cumhuriyet…
Öyle büyük bir anlam taşıyordu ki; halkı, kula kul olmaktan çıkarıp hakları olan yurttaş kimliğine taşıyordu. Yüzyıllardır mazlum halkları sömüren esaret zinciri kırılıyor ve küllerinden yepyeni bir ulus doğuyordu… Kimliğinde adı Cumhuriyet yazan bir ulus doğuyordu 29 Ekim 1923’te.
İşte ulusumuzun kaderi 100 yıl önce bugün değişti. Mustafa Kemal’di bu yazgıyı değiştiren mimar. Önce Çanakkale’de Yedi Düvel Emperyalist haydutları dize getirdi büyük komutan Gazi Mustafa Kemal. Sonrasında, Osmanlı Devleti’nin son saltanatını temsil eden Vahdettin’in Sevr Antlaşması’nı imzalayarak memleketi bir kez daha sömürgecilere teslim etmesinin ardından, Samsun’da bağımsızlık ateşini yaktı ve Anadolu’yu Kurtuluş Meşalesi ile aydınlattı.
Bugün bu büyük ve şanlı mücadelenin Laik Cumhuriyet ile taçlanmasının 100.yılını kutluyoruz.
Cumhuriyet’imiz 100 yaşına bastı. Bir insan ömrünün, uzun yaşarsa eğer, görebileceği bir süre 100 yıl. Toplumsal yaşamda ise belki bir güne denk gelebilecek kadar kısa. Hesaplamayı böyle yaptığımızda Cumhuriyet yeni doğmuş bir bebek kadar genç, 100 yaşını doldurmuş bir insan kadar olgun bir değer olarak karşımıza çıkar. Atatürk’ün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözüyle bizlere anlatmak istediği tam da budur. Mustafa Kemal’in bizlere bıraktığı emanet budur.
Ne mutlu bizlere! Halkçı Kamu Emekçileri olarak bu büyük mirasın değerini bizden sonraki nesillere aktarmaya ant içtik.
Bugün BOP doğrultusunda Ülkemizi Yeni Sevr’e sürükleyen AB-D Emperyalistlerine ve onların yerli işbirlikçilerine karşı, Ülkemizi Ortaçağ karanlığına mahkum etmeyi hedefleyen Akp’giller’in saltanatına karşı;
Cumhuriyetimizin temel taşı olan tam bağımsız ve laik bir ülke uğruna verdiğimiz mücadelemiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Birinci Kurtuluş Savaşı’nın bıraktığı yerden İkinci Kurtuluş Savaşı’yla devam ediyor.
Bizler, Cumhuriyet’in; Antiemperyalizm, Tam Bağımsızlık ve Laiklik İlkelerini tümüyle benimsiyor ve savunuyoruz! Savunmaya da devam edeceğiz!
Hukuksal olarak halkın yasalar karşısında eşitliğini savunuyor ve adaleti sağlamak adına AKP’nin tüm hukusuzluklarına rağmen sonuna kadar mücadele ediyoruz.
Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarını alaşağı eden yerli ve satılmış bu karanlık zihniyete karşı her zamankinden fazla güçlü ve umutluyuz!
100 yıl önce Ata’mızın gösterdiği bilim ve uygarlık ışığı yolumuzu aydınlatıyor.
Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel olmak üzere erozyona uğrayan Cumhuriyetin her değeri bizim yaşama sebebimiz…
AKP’giller’in 22 yıldır Cumhuriyet mirasını yok etme çalışmaları beyhude bir çaba sadece .
Mustafa Kemal’in 100 yıl önce kurduğu Cumhuriyet, halkımızın DNA’sında mühürlü çünkü. Değil 100 yıl, bin yıl geçse de Tam Bağımsız ve Laik Cumhuriyet sevdasını kimse söküp alamaz bu milletin kalbinden.
Halkçı Kamu Emekçileri olarak;
Cumhuriyetin bütün ilkelerini yaşama geçirme adına başta
Tam Bağımsız Türkiye ideali olmak üzere
Laik ve demokratik bir toplum için adaleti, eşitliği, özgürlüğü hakim kılmaya ant içtik.
Birinci Kuvayimilliyeci atalarımız sözümüzdür:
İkinci Kuvayimilliye’yi de bizler başaracağız!
Çünkü biliyoruz ki “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyenler hep kazandılar!
Cumhuriyet’imizin 100.yılını, bizlere yüklediği bu görev ve sorumluluklar ışığında şan ve şerefle kutluyor, daha nice 100 yıllara diyoruz!
Halkçı Kamu Emekçileri
29.10.2023