23 Nisan 1920, Türk milletinin esaret zincirlerini kırarak kendi kaderine sahip çıktığı, millet egemenliğinin ilan edildiği gündür. Bu tarih, sadece bir meclisin açılış tarihi değil; halkın iradesinin, manda ve himaye karşısında dimdik duruşunun, bağımsızlık idealine olan sarsılmaz inancının simgesidir.
Anadolu toprakları, emperyalist işgallerle parçalanmak istenirken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde halkın bağrından doğan bir direniş meşalesi yakıldı. 23 Nisan’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, saltanatın değil milletin söz sahibi olduğu yeni bir rejimin temellerini attı. Artık karar, saraylarda değil, milletin temsilcilerinin olduğu mecliste alınacaktı.
Ancak bugün, TBMM halkın egemen olduğu bir alandan çok uzak ne yazık ki. 105 yıl önce savaştığımız mandacılar bugün meclisi kuşatmış durumda. Ulusal Egemenliğin yerle bir edildiği, tek adamın başkanlığının tartışıldığı yer haline gelmiş maalesef. KuvayiMilliye yadigarı tüm değerlerimiz azgın bir saldırı karşısında bir bir yok edilmekte. Tüm ulusal değerlerimize saldıran AKP’giller, ulusal bayramlarımızın da içini boşaltarak ve kutlamaları yasaklayarak Cumhuriyete, Laikliğe kin kusmaktalar. Ulusal egemenliğin tek adam diktatörlüğüne götürüldüğü dönemi yaşıyoruz. 105 yıl sonra bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren, kurtuluş mücadelemizi yürüten meclisin yerini, ülkenin her karış toprağını AB-D Emperyalistlerine hizmete açmış meclis almış ne yazık ki…
23 Nisan Çocuk Bayramıdır. Mustafa Kemal tarafından geleceğimiz olan çocuklara armağan edilmiştir. Dünyada bir ilktir. Tüm dünya ülkeleri içerisinde çocuklar için bayram ilan eden ülkemizin içine düştüğü durum içler acısıdır. Eğitim sistemimizin Ortaçağcı gericilikle donatıldığı, laik eğitim sisteminin kökünün kazındığı bu dönemde, çocuklar tacize uğruyor, öldürülüyor. Kız çocukları okul çağında evlendiriliyor. Çocukların eğitim hayatlarından uzaklaştırıldıklarını, eğitimden mahrum hale getirildiklerini, çocuk işçiliğinin arttığını her gün içimiz parçalanarak okuyor, yaşıyoruz.
Laiklik, sosyal adalet, halkın egemenliği ve kadın hakları gibi cumhuriyetin temel taşları hedef alınmakta; çocuklarımız yoksulluk, eğitimsizlik ve umutsuzlukla baş başa bırakılmaktadır. Bu düzen ne çocuklarımıza ne de bizlere bir gelecek vadediyor. Egemenlik, bir kişinin ya da bir zümrenin değil; ulusundur.
Tıpkı Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi İkinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda da nihai zafere ulaşıp ABD ve AB Emperyalistlerini ve onların yerli işbirlikçilerini bir daha gelmemek üzere bu topraklardan defedeceğiz
Geleceğimizi geri almak için, çocuklarımız için, halkın yarını için birlikte mücadele edeceğiz.
Yaşasın halk egemenliği!
Yaşasın laik, demokratik ve bağımsız bir cumhuriyet mücadelemiz!
Halkçı Kamu Emekçileri
ARŞİV
4 gün önceARŞİV
8 gün önceARŞİV
25 Nisan 2025ARŞİV
25 Nisan 2025ARŞİV
25 Nisan 2025ARŞİV
25 Nisan 2025