Konfederasyonumuzdaki gidiş, kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Konfederasyonumuzun 6’ncı Olağan Genel Kurulu, 21-22 Aralık 2024 tarihinde Ankara’da yapıldı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve bağlı sendikalardaki kaygı verici gelişmeleri, geriye gidişleri, savrulmaları, Kongre öncesinde yaptığımız gerek yazılı, gerek sözlü açıklamalarımızla dile getirmeye çalışmıştık. Ne yazık ki 6’ncı Olağan Genel Kurul, bu kaygılarımızda haklı olduğumuz gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.
6’ncı Olağan Genel Kurul, Birleşik Kamu-İş’in kuruluş ilkelerinden, değerlerinden ve özellikle tüzüğünde de ifade edilen sınıf ve kitle sendikacılığından koptuğu bir dönemde yapılmıştır. Konfederasyonumuzun içinde bulunduğu durum, doğal olarak Kongre sürecine de doğrudan yansımıştır. Örneğin Kongrede Çalışma Raporu üzerine tartışma, eleştiri-özeleştiri süreci yaşanmamıştır. Konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan eski yöneticiler, delegeler ya da adaylar, Türkiye’nin içine düşürüldüğü içler acısı siyasi ve ekonomik durumdan neredeyse hiç bahsetmemişlerdir. Halkçı Kamu Emekçileri dışında ABD-AB Emperyalistlerinin ülkemize dayattıkları “Yeni Sevr”i, Ortadoğu’da Suriye’nin de çökertilmesiyle Büyük Ortadoğu Projesi’nin ivme kazandığını ağızlarına bile almamışlardır. Birkaç istisna dışında AKP’giller iktidarının halkımızı kuru ekmeğe kuru soğana muhtaç hale getirdiğinden söz edilmemiştir. Halkçı Kamu Emekçileri listesini temsilen kürsüde konuşma yapan Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu ve Nesibe Gencer arkadaşlarımız, konuşmalarında Türkiye’nin ve konfederasyonumuzun en can yakıcı sorunlarını dile getirmişlerdir. Arkadaşlarımız, BOP hizmetkârı AKP iktidarının ülkemizi hızla parçalanmaya ve Ortaçağ karanlıklarına doğru götürdüğünü, örgüt olarak bu gidişe karşı hiçbir tepki gösterilmediğini dile getirmişlerdir. Temsilcilerimiz, Birleşik Kamu İş Kongresi Çalışma Raporundaki Avrupa Birliği övgüsüne dikkat dikkat çekerek konfederasyonumuzdaki ideolojik savrulmanın da altını çizmişlerdir. Konfederasyonumuzun içinde bulunduğumuz süreçte daha agresif ve daha kapsayıcı bir mücadele yürütmesi gerektiğini belirten arkadaşlarımız, aynı zamanda Konfederasyon ve bağlı sendikaların yönetimlerinde kadınların yer almasının önemini bir kez daha belirtmişlerdir. Temsilcilerimizin yaptıkları konuşmaların tamamı, Halkçı Kamu Emekçilerinin sosyal medya hesaplarından izlenebilir.
Kongrede bütün süreç ne yazık ki yönetim kurullarına kimlerin geleceği üzerine, yani koltuk kapma üzerine oturtulmuştur. Bütün amaç koltuk olduğu için önceden gruplar liste ve program açıklamamış, birinci gün otel odalarında gece yarılarına kadar koltuk pazarlıkları yapılmıştır. Kongrede sadece Halkçı Kamu Emekçileri önceden seçim bildirgesini ve aday listesini açıklamıştır. Halkçı Kamu Emekçileri herhangi bir grup ya da kişiyle ilkesiz pazarlıklara girmemiş, ancak her zaman olduğu gibi Konfederasyonumuzun içinde bulunduğu durumdan rahatsızlık duyan, içtenlikli tüm üyelerle Kamu Emekçilerinin Mücadelesinde yeni mevziler, yeni başarılar elde etmek için birlikte hareket etmeye hazır olduğunu bir kez daha ifade etmiştir.
Kongre sonucu da esasında Konfederasyonumuzun içinde bulunduğu durumun doğal bir göstergesi niteliğindedir. Bilindiği gibi Hazirun Listesinde kayıtlı 199 delegeden 189’u oy kullanmış, oyların tamamı geçerli sayılmıştır. Ancak Merkez Yönetim Kurulu adayları arasında en yüksek oy alan aday yalnızca 80 oy alabilmiştir. Hatta bir aday, 62 oyla Merkez Yönetim Kuruluna seçilmiştir. Bu tablo son derece manidardır. Bu oy dağılımı göz önünde bulundurulduğunda rahatlıkla söylenebilir ki yeni seçilen MYK aslında Konfederasyonumuzun taban iradesini yansıtmamaktadır. Yansıtması da yukarıda bir bölümünü dile getirdiğimiz nedenlerden dolayı mümkün değildir. Delegasyon, Konfederasyon yönetimine üzerine enine boyuna düşünülmesi gereken anlamlı bir mesaj vermiştir. Bu mesajın iyi anlaşılması ve değerlendirilmesi gerekir. Bugünün Türkiye’sinde Kamu Emekçileri, TÖS ve TÖB-DER’den gelen tarihsel ilke, değer ve geleneklerini temel alan sınıf temelli bir sendikal yapıya şiddetle ihtiyaç duymaktadır. 6’ncı Olağan Genel Kurul sürecinin bütününde yaşananlar göstermiştir ki Birleşik Kamu-İş, hızla bu değerlerden ve ilklerden uzaklaşmaya, sınıf uzlaşıcı bir yapıya dönüşmeye başlamıştır. Bu durum, tüm içtenlikli üyeleri olduğu gibi bizi de derinden kaygılandırmaktadır. Bu gidişi tersine çevirmek ise ancak ilkeli, mücadeleci, kapsayıcı bir birliktelikle mümkündür. Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak içinde yer aldığımız Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun tüzüğünde de ifade edilen sınıf ve kitle sendikacılığını, TÖS ve TÖB-DER’den gelen tarihsel ilke, değer ve gelenekleri temel alan, sınıf temelli bir sendikal anlayışın egemen olduğu bir konfederasyona dönüşmesi için aktif, kararlı ve militan bir mücadele yürütme çabalarımıza devam edeceğiz. Konfederasyonumuzun içinde bulunduğu bu durumdan rahatsız olan tüm dostlarımızı, Kongre sürecini bu çerçevede değerlendirmeye, ortak kaygılarımızı ortadan kaldırmak için omuz omuza, kardeşçe birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.
Yaşasın Devrimci Sendikal Mücadelemiz!
Yaşasın Birleşik Kamu-İş! (4 Ocak 2025)
Halkçı Kamu Emekçiler