Sendikamız Genel Sağlık İş beşinci olağan Genel Kurulunu yapmaya hazırlanıyor. Otuzbeş yıldır yaptığımız Kamu Emekçilerinin sendikal mücadelesi bu gün, başlangıçtan farklı bir noktaya gelmiştir. İlkin devlet memuru sendika kuramaz diyenler, hükümetin yani işverenin destekleriyle, ayrımcılıklarıyla şu an, en çok üyeye sahip konfederasyon haline gelmişlerdir. Hükümet güdümlü sendikalarla, emekçinin işveren hükümete karşı vereceği sendikal mücadele anlamsız hale getirilmekte, kamu emekçileri böylelikle pasifize edilmeye çalışılmaktadır. Hükümetin sendikaları, işyerlerinde mobbingin, yani yıldırmanın bir aracı haline gelmişlerdir. Örgütsüz halk, köle halk şiarından yola çıkarak, ekonomik-demokratik haklarımız için örgütlenmemiz en öncelikli görevimizdir.
Nasıl bir sendika olacağız?
Haklarımızı nasıl alacağız?
İşverenimiz olan Hükümetin, baskı, yıldırma, sürgün politikalarına karşı nasıl direneceğiz? Soruları bugün temel sorularımızdır.
Bu güçlükleri aşmak ciddi bir şekilde örgütlenip, mücadele etmemiz gerekir. Yalnızca hukuksal mücadele yetmemektedir. Bu hükümetin hukuku ne hale getirdiği ortadadır. Anayasa ve yasalara uymayan hükümet biz emekçilerden, kendi getirdiği dayatmalara uymamızı istemektedir.
Ülkemizi 22 yıldır yöneten AKP iktidarı, emekçilere dünyayı dar ederken, kaptı kaçtı tefeci-bezirgân ekonomisiyle, ülke kaynaklarını yerli-yabancı parababalarına peşkeş çekmiştir. Sağlık alanında sürekli değişen yönetim sistemleriyle, şehir hastaneleri gibi özelleştirme uygulamalarıyla, halkın sağlığı hiçe sayılarak, hastalıklar üzerinden para kazanılan bir düzen yaratılmıştır. Bu arada kendi çevrelerinde hızla zenginleşen bir tabaka oluşturmuşlardır. Cumhuriyetimizin getirdiği laik yaşam düzenine karşı, eğitimde 4+4+4 ortaçağcı medrese uygulaması başta olmak üzere hayatın her alanında yeni engeller yaratmıştır. Bu yıl yeni müfredat programıyla okullarımızda medrese düzeni daha da kurumsallaştırılmıştır. Birlikte yaşamanın ve demokrasinin garantisi olan laiklik, uygulanamaz hale getirilmiştir. Kurtuluş Savaşımızın önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ders kitaplarından çıkarılmaktadır. Heykellerine saldırılar düzenlenmektedir. AB-D emperyalistleri yüzyıl önce yapamadıklarını, Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde yaparak, bölgemizi kan gölü haline getirmişlerdir. Yapmamız gereken, “ben orta yoldan gideyim, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip bir köşeye çekilmek olmamalıdır.
Bugün kendi alanımızda da yapmamız gereken, Sağlık ve Sosyal hizmet emekçilerinin somut taleplerinden yola çıkarak büyük örgütlenme yaratmaktır.
Son üç yılda üye sayımız geçen dönemlere göre üç katına yakın artmıştır. Son üç yılda getirilen barajlar sendikamızın önüne ciddi engeller koymuştur. Sarı sendikacılık son üç yılda daha gözle görünür hale gelmiştir. Hastane yöneticilerin sendika yönetimlerine gelmesi daha çok gündeme gelmiştir.
Son üç yıldır sendikamız içinde de sorunlar yaşadık. Bunların temelinde, bencillik ve kariyerizm vardır. Bu nedenle de birlikte yola çıkan insanlar süreç içersinde birbiriyle mücadele etmekten, enerjisini iç çekişmeye akıtmaktan başka işe vakit ayıramaz hale gelmektedir. Bu kariyerizm hastalığı mücadeleyi daraltmaktadır. Bizim gibi kendine mücadeleci sendika diyen bir sendikada bu kadar çok iç sorunların olmaması gerekir.
Sendikamız mesleki haklar konusunda açtığı davalarda önemli başarılar kazanmıştır. Fakat bu kazanımları daha üst bir noktaya taşımak için daha gidilecek çok yolumuz vardır. Sendikal anlayışımızı emekçi sınıfların yanında, sınıf sendikacılığı anlayışı ile geliştirmek zorundayız. Yoksa var olan onlarca sendikadan biri oluruz ama sağlık emekçilerinin umudu olamayız. Kendi haklarımıza da sahip çıkamayız. Bunun için:
1.Demokratik merkeziyetçilik ve sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerine bağlı
2.Bütün işleyişi şeffaf
3.Üyelerin karar mekanizmalarına katıldığı
4.Komisyonları aracılığıyla örgütlenmenin tabana yayıldığı bir sendikal mücadele ile planlı, programlı bir şekilde çalışırsak altından kalkamayacağız bir sorun olamaz.
Bu nedenle kongremizde bilimli, bilinçli, istekli ve mücadeleyi sürükleyip götürecek arkadaşlarımızın kurullara seçilmesi istiyoruz.
Biz Birinci Kuvayimilliyecilerin, Bağımsızlıkçı, Antiemperyalist, Yurtsever, Devrimci ruhuyla, heyecanımızdan bir an bile kopmadan, çoluk çocuk, ev, iş güç demeden ve sonunu düşünmeden, fedakârca, bilinçlice bu görevi üstlenmeye hazırız.
Biz ABD ve AB Emperyalistlerine, Yerli Satılmışlara karşıyız. İnsanlığı Ortaçağ Karanlığına götürmeye yeminli Ortaçağcı Şeriatçılara karşıyız. Ve inanıyoruz ki mücadele örgütlenmeden, mücadele yükseltilmeden kaybettiğimiz Laik Cumhuriyet’in hiçbir kazanımını geri alamayız.
Ülkemizi çok zor günlerin ve çetin mücadelelerin beklediği şu dönemde bilimli, bilinçli, inançlı, kararlı, cesaret vatanına sahip ve bu çetin mücadelenin ağırlığını kaldırabilecek Genel Sağlık İş’lilerle bu sürecin üstesinden gelinebilir. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerini hiçbir şekilde kategorize etmeden; dil, din, ırk, siyasi görüş farkı gözetmeden, en geniş biçimde kucaklayacak, ekonomik demokratik haklarımızın peşinden koşacağız.
Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız!
Yaşasın Genel Sağlık İş!
Yaşasın Birleşik Kamu İş!
HALKÇI SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ