DOLAR 33,9008 0.03%
EURO 37,6352 -0.04%
ALTIN 2.809,880,81
BITCOIN 2037948-0.80481%
İstanbul
25°

HAFİF YAĞMUR

04:58

SABAHA KALAN SÜRE

Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Eğitim-İş 7. Olağan Genel Kurul Bildirgesi
446 okunma

Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Eğitim-İş 7. Olağan Genel Kurul Bildirgesi

ABONE OL
7 Ağustos 2024 11:06
Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Eğitim-İş 7. Olağan Genel Kurul Bildirgesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli Eğitim-İş Üyeleri;

Sendikamız Eğitim-İş 7. Olağan Genel Kurulunu; ABD ve AB Emperyalistlerinin tepemize çökerttiği ve 22 yıldır da iktidarda tuttuğu “Yüzyılın Felaketi” AKP’giller’in, ülkemizi, emekçi halkımız için yangın yerine çevirdiği bir dönemde gerçekleştiriyor.

Sadece Halkımız için mi bu cennet ülke cehenneme çevrildi?

Hayır. Patili Canlarımız için de katliam fermanları çıkartılıyor. Dağlarımız, ormanlarımız, ovalarımız ranta kurban edilip betona kesiliyor.

Kısacası AKP iktidarı başta emekliler olmak üzere, işçiler, kamu emekçileri ve tüm halkımızı işsizlik, pahalılık, zam, zulüm cehenneminin ateşinde yakmaya ve açlıkla yüz yüze bırakmaya, doğamızı katletmeye, sokaktaki Patili Canlarımızı soykırıma uğratmaya devam ediyor.

Şu artık çok açık olarak görülmektedir ki; AKP’giller ve temsil ettikleri Tefeci-Bezirgân Sermaye, siyasi ideolojisini Laik Cumhuriyet, Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal düşmanlıkları üzerine inşa etmiştir. 22 yıldır attıkları her adımda bu düşmanlıklarını sergilemekten bir an olsun kaçınmamışlar, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın ve Kuvayimilliyeci Atalarımızın izini tozunu silmek için gerici çalışmalarına hiç ara vermemişlerdir. Nihai hedefleri de bellidir: Laik Cumhuriyet’i yıkarak yerine Ortaçağcı Faşist Din Devleti inşa etmek.

AKP’giller Laik Cumhuriyet’i yıkma projelerinde baştan beri birlikte hareket ettikleri FETÖ ile 15 Temmuz’da 2016’da “Laik Cumhuriyet’in Ganimetini Paylaşma” kavgasına tutuştular. Tıpkı mafyatik örgütlerde olduğu gibi… AKP’giller ve FETÖ’nün elbirliğiyle yıktıkları Laik Cumhuriyet’in o devasa ganimetinden aslan payını kim alacak kavgası sonrası ABD Emperyalist Haydudu tarafından galip getirtilen AKP’giller, Türk Ordusu başta gelmek üzere Laik Cumhuriyet’in tüm kurumlarını yok ettiler.

Yani ABD ve AB Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri, Ortaçağcı gericiler tarafından “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş” midir?

Evet edilmiştir.

Ve “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar”, yani AKP’giller “gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulun”makta mıdırlar?

Evet, bulunmaktadırlar.

Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit” etmişler midir?

Evet etmişlerdir.

Çok açıkça görüldüğü gibi durum, Gençliğe Hitabe’de ifade edilen durumdan daha vahim değil midir?

Evet. Hatta çok daha vahimdir.

Peki Sendikamız amaçlarında “Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim hedefini geliştirerek korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için elinden gelen her türlü çabayı gösterir”, demekte midir?

Evet.

Peki tüm üyelerimize soralım o zaman:

Laik Cumhuriyet tarumar edilirken Eğitim-İş her türlü çabayı göstermiş midir?

Bu soruya içtenlikle evet diyebilir miyiz?

Bizce ne yazık ki diyemeyiz. 2014 yılında düzenlenen “Yatağan’dan Ankara’ya Laik Eğitimden Emeğe Saygı Yürüyüşü” dışında ciddi bir çabadan söz edebilir miyiz?

Sendikamızın tüzüğünde de ifadesini bulan sınıf ve kitle sendikacılığı, kendisini ekonomik mücadele ile sınırlamaz, ekonomik mücadeleyi demokratik ve siyasi mücadele ile birlikte yürütür. Sendikamız ne yazık ki hem ekonomik mücadelede hem de demokratik mücadelede amaçlarının çok gerilerine düşmüştür. Emekçiler bir yandan açlık ve yoksulluk ile yaşam mücadelesi verirken, diğer yandan Laik Cumhuriyet tarumar edilirken sendikamız bu iki alanda da yeterli ve etkili bir mücadele yürütememiştir.

Eğitim-İş Sendikamızda ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonumuzda seçimler ne acıdır ki burjuva seçimlerinde ve sarı sendika seçimlerinde olduğu gibi koltuk, makam ve kişisel çıkarlara indirgenir olmuştur. İşte bunun bilincinde olan, ilerici, yurtsever, devrimci değerlerin savunuculuğunu yapan biz Eğitim-İş’liler için gerçek demokrasi olmazsa olmazlardandır. Gerçekten demokratik bir kitle örgütünün ve yönetiminin tabandan başlayarak tüm üyelerinin seslerini duyması, duyurması, sorunlarına eğilmesi, bu sorunlara kesin çözümler bulmak için mücadele etmesi gerekir.

Tüm bu sebeplerden dolayı Sendikamız Eğitim-İş’in tüm Şube Genel Kurulları, Genel Merkez Genel Kurulları son derece önemlidir. Eğitim-İş, tıpkı Türkiye siyasetini elinde bulunduran Parababalarının temsilciliğini yapan siyasilerin her seçim öncesi halkımızın gözünü boyayıp oy avcılığı yapmak için halkımıza gittiği bir tarzda yönetilemez, yönetilmemelidir. Bilinçli, genelde ülkemizin, özelde ise Eğitim ve Bilim Emekçilerinin sorunlarına kayıtsız kalmayan Eğitim-İş üyeleri ve delegeleri, böyle bir yapıya asla izin veremez, vermemelidir.

Sendikamız 7. Olağan Genel Kurula giderken, sendika içinde programatik olarak birbirinden farklı olmayan, tamamen yönetim kuruluna odaklanan gruplar mücadele yürütmektedir. Üyelerimizin de yakından bildiği gibi bu grupların sürekli birinden diğerine geçişler olmaktadır. Bu geçişler ne yazık ki program ve ilkeler üzerinden değil, koltuk ve makam pazarlıkları üzerinden yapılmaktadır.

Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak; Devrimci Sınıf Sendikacılığının ilkeleri doğrultusunda Sendikamızın daha ileri, daha mücadeleci bir aşamaya gelebilmesi için bugüne kadar yoğun bir çaba harcadık. Harcamaya da devam edeceğiz.

Devrimci Sınıf Sendikacılığı Anlayışımıza göre Genel Kurul Delegeleri, demokratik bir kitle örgütünün yönetimine aday olan kişiler arasından kimleri tercih edeceğine özetçe şu kriterler çerçevesinde, tamamen özgür iradeleriyle karar vermelidir:

1- Oy verilecek aday/grup, bugün ülkemiz için savunulması en elzem ilkelerden biri olan Antiemperyalizm ilkesini gerçekten benimsemekte midir? ABD ve Avrupa Birliği Emperyalistlerinin ve bölgemizdeki işbirlikçilerinin insanlık dışı politikalarını açıktan eleştirip bu politikalara karşı mücadele etmeyi sendikal mücadelenin bir parçası olarak görmekte midir?

2- Oy verilecek aday/grup, bugün Türkiye Emekçi Halkını işsizlik, pahalılık, zam, zulüm cehennemine mahkûm eden, insanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli Ortaçağcı AKP iktidarına, AKP’giller’in temsil ettiği Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfına ve Tefeci-Bezirgân Sermayenin ideolojisi olan Muaviye-Yezid, günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon-Washington İslamı’na sözde değil özde karşı mıdır?

Bu konuda geçmişte nasıl bir mücadele yürütmüştür?

AKP’nin özellikle eğitim alanındaki gerici uygulamalarına karşı nasıl bir mücadele perspektifi sunmaktadır?

Mustafa Kemal-İsmet İnönü ve Silah Arkadaşlarının kurduğu Laik Cumhuriyet’in külleri üzerine inşasına giriştikleri Ortaçağcı Faşist Din Devletine karşı bilimli, bilinçli, inançlı ve kararlı mücadeleyi en temel mücadele olarak önlerine koymuşlar mıdır?

3- Oy verilecek aday/grup, tüm Dünya Halklarının eşitliğini ve kardeşliğini koşulsuz bir şekilde savunmakta mıdır?

4- Oy verilecek aday/grup daha önce sendikanın çeşitli yönetim organlarında yer almış mıdır?

Aldıysa Eğitim-İş’e neler kazandırmıştır?

Eğitim-İş’in, Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Demokratik Merkeziyetçi bir yığın örgütü haline gelebilmesi için hangi adımları atmıştır?

5- Oy verilecek aday/grup örgüt içi demokrasiye gerçekten inanmakta mıdır?

Üyeyle Genel Başkan arasında bir fark görmeden tabandan gelen tüm talepleri yerine getirmek için çaba sarf edip eleştirileri göğüsleyebilecek midir?

Yanlışları gösterildiğinde erdemlilik gösterip özeleştiri verebilecek midir?

6- Oy verilecek aday/grup gerçekten Sendikamızın büyümesi, kitleselleşmesi için mi mücadele edecektir yoksa bulunduğu makamı Meclisteki herhangi bir partiden milletvekili olmak için veya başka mevkiler kazanmak için kullanılacak bir sıçrama tahtası olarak mı görmektedir? Yani sendikayı ikbal, geçim kapısı olarak mı görecek yoksa emekçi üyelerine bir hizmet kapısı olarak mı görecektir?

7- Oy verilecek aday/grup sırf yönetime gelebilmek için ilkesiz ittifaklar içine girecek midir?

“Bir ya da birkaç koltuk da benim olsun, gerisi ne olursa olsun”, diyerek daha önce örneklerine şahit olduğumuz gibi Eğitim-İş’i yönetim içindeki kişi/grup çekişmelerinden dolayı çalışamaz hale getirip felce uğratacak mıdır?

8- Oy verilecek aday/grup, üyelerimizin alınterinden elde edilen sendika gelirlerini gerçekten tekrar üyeye dönecek şekilde, üyelerin ve tüm Eğitim ve Bilim Emekçilerinin sorunlarını çözmek için kullanacak mıdır?

9- Oy verilecek aday/grup, kendini sadece Eğitim ve Bilim Hizmet Koluyla mı sınırlandıracaktır yoksa toplumsal mücadelenin bir bütün olduğu gerçeğinden yola çıkarak başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere tüm toplumsal kesimlerin meşru ve haklı mücadelelerine destek verecek midir?

10- Oy verilecek aday/grup, sendika yönetimine geldiği anda Eğitim ve Bilim Emekçilerinin dağlar gibi sorunlarına çözüm getirecek, elle tutulur, somut bir programa, eylem planına sahip midir?

Değerli Eğitim-İş Üyeleri ve Delegeleri;

Biz bu soruları 6. Olağan Genel Kurul öncesi de sormuştuk, hiçbir değişim işareti görmediğimiz için tekrar soruyoruz. Bu sorular 7. Olağan Genel Kurulumuzun Sendikamızı daha mücadeleci, daha kararlı, daha ilkeli bir örgüt haline getirecek yolu açması için sorulması gereken temel sorulardır.

Açıkça ifade etmek gerekir ki Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak Genel Kurul Delegelerinin sırf kişisel ilişkilerden dolayı, “oy vermezsem ayıp olur”, “söz verdim” gibi kaygılarından dolayı şu ya da bu kişilere oy vermesini doğru bulmuyoruz. Zira istisnasız tüm Eğitim-İş üyelerinin, Sendikamızın gelecekteki üç yılını şekillendirecek olan böylesine bir Genel Kurulda sonuna kadar objektif davranacak denli bilinçli olduğuna canı gönülden inanıyoruz.

Bizler Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, bugüne kadar hep savunduğumuz ve davrandığımız gibi, aday olsak da olmasak da, kazansak da kaybetsek de, sendikamızda Devrimci Sınıf ve Kitle Sendikacılığının ilkelerinin ve mücadele anlayışının hakim olması için doğru bildiğimiz yolda var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.

Tüm Eğitim-İş üyelerini, olanca mücadele azmimizle, Devrimci Yüreklerimizin tüm sıcaklığıyla, sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r