Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Eğitime Sahip Çıkıyorum), Projesi ile okulları tarikat ve cemaatlere açan AKP’giller, gericilikte hiçbir sınır tanımıyor.
Mamak İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Ahmet Fevzi Özdemir imzasıyla okullara yollanan yazıda şu ifadeler yer aldı:
”Mamak Kaymakamlığı İlçe Müftülüğü’nün ÇEDES yıl sonu kültür şenlikleri kapsamında 1 Haziran Cumartesi günü LGS’ye gidecek öğrencilere moral ve motivasyon açısından Mamak Merkez Camii’nde, sabah namazı, Kuranı Kerim Tilaveti, namaz, tesbihat ve dua ile ‘Ailecek Huzurda Kıyamdayız, Gençler İçin Duadayız’ programı gerçekleştirileceğine ilişkin ilgi yazı ekte gönderilmiş olup öğrenci ve velilerin teşvik edilmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.”
Bu yazı, defalarca ifade ettiğimiz gibi AKP’giller’in Kuvayimilliye sonrası kurulan Mustafa Kemal-İnönü gelenekli Laik Cumhuriyet’i enkaza çevirdiklerinin ve yerine hızla Ortaçağcı Faşist Din Devleti inşa etme yolunda epeyce mesafe katettiklerinin açık ispatıdır.
AKP’giller tüm hınçlarıyla Laik Cumhuriyet’e, Laik ve Bilimsel eğitime saldırmaya devam ederken, ne yazık ki majestelerinin üretilmiş muhalefeti, yine görevini yaparak “Yumuşama” teraneleriyle onların ekmeğine yağ sürmeye devam etti.
Bilindiği gibi daha geçen hafta AKP’giller’in cemaat ve tarikatlara STK diyerek onlarla iş tutan en gerici Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Ortaçağcı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını verdikleri modeli onaylamıştı. Bu Ortaçağcı model ile uygulamada olan program %15 seyreltilerek bilimin ve mühendisliğin temeli olan matematikten integral çıkarılmıştır. Açıklanan Ortaçağcı model ile din öğretiminin kapsamı artırılarak 26 kitapçıktan 7’si toplam 3198 sayfanın 572 din eğitimine ayrılmıştır. Bu da programın toplamının % 18,2 sine denk gelmektedir.
AKP’giller halkımızı Ortaçağcı faşist din devletine götürebilmek için kindar ve dindar bir nesil hedefliyordu. Bu gerici hedeflerine ulaşabilmek için sinsi, entrika ve şeytanlıklara başvurarak iktidarlarındaki 22 yıl süresince 4 defa topyekûn müfredat değişikliği ve 9 bakan değiştirdiler. Bu süreçte bazen bir adım geri çekilerek pusuya yattılar. Demokratından, sosyal demokratına, sosyalistinden komünistine bilumum Sevrci, Sahte ve Soytarı Solları uyutup, yedeklerine aldıkları anda iki adım ileri fırladılar.
Hatırlanacağı gibi AKP’giller Sevrci, Sahte ve Soytarı Sol’u erkekleriyle beraber başlarına türban taktırarak yanlarına aldılar. Yeri geldi çevrimiçi muhalefet rolü verilen Tesevci Sorosçu Kılıçdaroğlu’na “Bugün için Türkiye’de laiklik tehlikededir diyemem, böyle bir tehlike görmüyoruz.” ve “Cemaatler Türkiye’nin gerçeği” dedirtilmesiyle, hedefledikleri Şeriatçı eğitimi uygulamaya koyabilmişlerdir.
İçinde mücadele ettiğimiz sendikamızın tüzüğünün amaç maddesinde Madde 3/c: “Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti‘nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim hedefini geliştirerek korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için elinden gelen her türlü çabayı gösterir.” yazdığını hatırlatarak, mücadeleye sınıf gözlüğü ile bakamadıkları, bakmadıkları için AKP’giller’in 2018-2021 tarihleri arasında Eğitim Bakanı olan Ziya Selçuk’tan Laik ve Bilimsel eğitim için medet umma gafletine düşen sendika yöneticilerini uyarmaya çalışmıştık. . Hatırlanacağı üzere o sayfamızda, “Ziya Selçuk’tan hâlâ medet ummak ve onu aklamaya çalışmak, bilerek ya da bilmeyerek karşı devrime hizmet etmek demektir.” başlıklı yazımızla da bu uyarımızı belgelemiştik.
Halkçı Kamu Emekçileri olarak, mücadelemizi sınıf biliminin ışığında yürüttüğümüz için ülkemizin ve halkımızın tüm sorunlarında olduğu gibi laik, bilimsel, demokratik ve parasız eğitim konusunda da yalnızca biz doğruları savunduk. 6500 yıllık Tefeci-Bezirgân sınıfın tarihsel, sınıfsal kodlarını biz çözdüğümüz için onların günümüzdeki siyasi plandaki temsilcileri olan AKP’giller’in her türden sinsice çevirdikleri entrikaları ve şeytanlıklarını önceden gördük boşa düşürdük, halkımızı uyarmaya, uyandırmaya çalıştık.
Ülkemizin demokratik halk eğitimi ile bilimde teknikte en önde olabileceğini defalarca ifade ettik. Tüm halk çocukları için ilkokuldan üniversiteye kadar laik, bilimsel, demokratik ve parasız eğitim mücadelesi yürüttük. Eğitimin her öğrencinin kişiliğini ezmeyen, sorgulayıcı, yaratıcı, hafıza yerine zekayı işleten ve her öğrencinin kişiliğine, gelişim düzeyine uygun “ısmarlama ayakkabı” gibi her bireye özgü olması görüşünü savunduk.
Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak, AKP’giller’in “ÇEDES”, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı Ortaçağcı eğitim modeli ile ülkemizi, geleceğimiz olan çocuklarımızı 1400 yıl öncesinin Köleci Arap toplumuna götürüp, orada hapsetme emeline karşı yılmadan, bıkmadan mücadele etmeye, sendikalarımızı, kamu emekçilerini, halkımızı uyarmaya, uyandırmaya çalışmaya kararlıca devam edeceğiz. (05.06.2024)
Halkçı Kamu Emekçileri