Sendikamız Eğitim-İş, son zamanlarda ne yazık ki adına “Hüllecilik” denilen birtakım yanlış uygulamalarla anılmaktadır.
Sendikamızda Hüllecilik nasıl yapılmaktadır?
Bu durum sendikamız içinde bilinmektedir fakat biz yine de tüm Eğitim-İş üyelerinin gerçekleri bilmesi adına açıklayalım:
Bilindiği gibi Eğitim-İş Tüzüğünde “İki Dönem Kuralı” vardır. Tüzüğümüzün 41’inci Maddesi şöyle der:
“Sendika Merkez ve taşra zorunlu organlarında, aynı organa, bir kişi üst üste iki (2) olağan genel kuruldan fazla seçilemez. Bu dönem hesabında olağanüstü genel kurullar sayılmaz.”
Baştan belirtelim ki bu tüzük maddesi demokratik şekilde tartışılabilir, olumlu bulanlar olabilir, kaldırılması gerektiğini düşünenler olabilir. Bu son derece doğaldır. Bunun tartışılması gereken platform Tüzük Kurultaylarıdır. Ama hâlihazırda bu madde Eğitim-İş Sendikamızın tüzüğünde vardır ve bilindiği gibi tüzükler, niteliği ne olursa olsun herhangi bir örgütün-kurumun anayasası niteliğindedir.
Söz konusu 41’inci Maddeye göre üst üste iki dönem yönetim organlarında görev yapmış kişiler, üçüncü kez aynı kurula seçilemezler. Fakat olağanüstü genel kurullar bu kuralın dışında tutulmuştur. Yani iki dönem üst üste herhangi bir şubenin yönetim kurulunda görev yapan bir kişi için üçüncü kez seçilmenin tek koşulu, söz konusu şubenin olağanüstü genel kurula gitmesidir.
İşte Hüllecilik denilen şey tam olarak bu noktada başlamaktadır. Yanlış tutumlar içerisindeki kimi yöneticiler, iki dönem görev yapmış olmalarına rağmen üçüncü dönemde de görevlerini devam ettirmek adına, sonrasında istifa edecek olan bir yönetim listesi oluşturmakta, bu liste şöyle veya böyle seçilmekte, devamında ise istifa ederek söz konusu şube olağanüstü genel kurula gitmektedir. İki dönem görev yapmış yöneticiler de Tüzüğün 41’inci Maddesine dayanarak tekrar aday olmakta, yeniden seçilebilmektedirler.
Eğitim-İş Trabzon, Samsun ve Mersin Şubelerinde ne yazık ki bu rahatsız edici durum yaşanmaktadır.
Bu uygulamaya imza atan arkadaşlarımız, Eğitim-İş Tüzüğünün arkasından dolaşarak İki Dönem Kuralını fiilen çiğnemektedirler. Bu durum sendikamızın hak ettiği bir durum değildir.
Bu gibi yöntemler Devrimci Sınıf Sendikacılığı iddiasındaki Eğitim-İş’te değil, olsa olsa Türk-İş, Hak-İş gibi sarı-gangster konfederasyonlarda-sendikalarda uygulanan yöntemlerdir. Dolayısıyla örgüt içi demokrasiyi felce uğratan, Tüzüğümüzü bir anlamda işlevsiz kılan, Eğitim-İş’in emekçiler nezdindeki imajını zedeleyen bu tür uygulamalara asla izin verilmemesi gerekir. Bu sorunun çözümünde birincil derecede sorumlu olan makam ise Eğitim-İş MYK’sıdır.
Eğitim–İş MYK’sı bu duruma izin vermemeli, bu tür uygulamaları benimsemediğini açıkça ifade etmeli ve gerekli yaptırımları uygulamalıdır. Yetkili makamdaki kişilerin bu yanlışlıklara göz yumması, sessiz kalması; bu etik olmayan uygulamaları kabul etmesi büyük bir yanlış olacaktır. Bu konuya duyarsız kalınması; daha demokratik, ilerici, hatta devrimci söylemlerle 6’ıncı Olağan Genel Kurulumuzda delegasyon tarafından seçilen ekibin iyi bir başlangıç yapmadığının bir göstergesi olacaktır.
Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri, sendikamıza ilişkin her konuda olduğu gibi bu konuda da uyarıcı olmaya, süreci takip etmeye devam edecektir.
11 Ekim 2021
Halkçı Eğitim ve
Bilim Emekçileri