Bu acı kayıp sadece bedence. Çünkü Celalettin Yoldaş gibi kendi bedenini İnsanlığın Kurtuluş mücadelesine vakfedenler ölmezler, ölümsüzleşirler. Gerçek insanların, gerçek devrimcilerin yürekleri susar, bir daha atmaz olur ama anıları, mücadeleleri insanlığın özgürlük mücadelesinde yol göstermeye devam eder. İşte Celalettin Yoldaşımız son nefesine kadar devrimci mücadeleyi bırakmayan örnek bir insandı. O vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyen bir İkinci Kurtuluş Savaşçısıydı. Celalettin Yoldaş AB-D Emperyalistlerinin ürünü Kanser Düzenine karşı biran olsun mücadeleyi bırakmayan bir cesaret abidesi, gerçek bir devrimciydi. Kararlı mücadelesini sevgi temeline oturttu hep. Acılıyız, üzüntülüyüz, gözlerimiz yaşlı ama göğsümüz kabarık, onurluyuz, gururluyuz böylesine bir yoldaşa sahip olduğumuz için.
Celalettin Yoldaşımız, ağrısını, sızısını, hastalığını gerekçe gösterip mücadeleden geri duracak bir anlayışa sahip olmayan bir insandı. Demiryollarında işçilik yaparken de sendikal mücadelenin içerisinde oldu, işten atılırım diye hiç korkmadı devrimci görevleri almaktan. Devrimciliğinin gereğini yapmaktan hiçbir zaman geri durmadı, yüksünmedi. Azmetti, zekiydi, Makine Mühendisi oldu. Kamu Emekçiliğine geçiş yaptı. Memur olmak mücadeleden geri durmak mıydı? Celalettin Yoldaşımıza yabancıydı böyle bir soru. Ne memurluktan atarlar diye Devrimci Mücadeleden ne de Kamu Emekçilerinin sendikal mücadelesinden geri durdu. Devrimciliğinin, insanlığının, yurtseverliğinin hakkını verdi.
Gösterişsiz, mütevazi, alçakgönüllü kişiliği ve örgütlü mücadeleye olan inancı ve kararlılığıyla İkinci Kurtuluş Savaşımızda ışık olmaya devam edecek.
Celalettin Yoldaş sana da sözümüz olsun:
Uğruna onurundan, kişiliğinden başka her şeyini verdiğin mücadeleni zaferle taçlandıracağız. (08.11.2020)
Halkçı Kamu Emekçileri