Hemşirelik, tarihte kadının şifa verici rolü ile başlar. Modern anlamda hemşireliğin Kırım Savaşı (1854- 1856) sırasında Florence Nightingale (1820- 1910) ile başladığı kabul edilmektedir. Hemşireler günü, insan hakları hareketinin de öncülerinden olan Florence Nightingale’in doğum günü olan 12 Mayıs’ta kutlanmaya başlanmıştır.
Hemşire kime denir?
Bireyleri, hastalıklardan korunma yolları konusunda bilgilendiren, beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde hekim tarafından verilen tedaviyi uygulayan, hasta bakımını planlayan, denetleyen ve izleyen kişilere denir.
Hemşirelerin görevleri nelerdir?
– Hastayı kabul etmek ve muayeneye hazırlamak
– Hasta bakımını yaparken, solunum, beslenme, boşaltım, hareket ve uygun pozisyon, uyku, dinlenme, uygun giyim, temizlik vb. temel insan ihtiyaçlarını dikkate almak ve uygulama yapmak,
– Acil durumlarda ilk yardım tedavisi yapmak,
– Hasta için öngörülen tedaviyi uygulamak, takip etmek ve düzenli olarak hastaya verilecek ilaçları temin etmek, enjeksiyon yapmak, serum takmak, ameliyat yaralarını temizlemek, bandajlamak, tansiyon ve vücut ısısını ölçmek,
– Ameliyathanede fiziksel ortamı hazırlamak, ameliyat ekibine yardımcı olmak,
– Hastaların genel durumları hakkında yazılı rapor tutmak,
– Ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin yürütülmesinde, insanların bulaşıcı hastalıklardan korunması ve istatistikî bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesi gibi işleri yerine getirmektir.
2018 yılında, Hemşireler Günü’nde ülkemizde hemşirelerin çalışma koşullarında bir iyileşme olmadığı gibi, geriye gidiş söz konusudur. Hemşirelik günümüzde itibarsızlaştırılan, herkesin yapabileceği bir iş haline getirilmiştir.
İnsan sağlığı için bu kadar önemli görevleri yerine getiren hemşireler çalışma yaşamında gerekli önemi görebiliyorlar mı?
Bu sorunun cevabı “hayır”dır. Hemşirelere hastabakıcının, sekreterin, veri giriş elemanının yapacağı işler yaptırılarak, hemşirelik mesleği her geçen gün değersizleştiriliyor, itibarsızlaştırılıyor.
Ülkemizde uygulanan sağlıkta dönüşüm programıyla, tüm sağlık çalışanları gibi hemşireler de tükenmişlik yaşamaktadır. Yıpranma payı talepleri karşılanmamakta. Gece gündüz çalışan ve sağlık sisteminin olmazsa olmazı olan hemşirelerimiz birçok sorun yaşamaktadır. Hak ettikleri değeri görememektedir.
Hemşireler Aile Sağlığı Merkezlerinde ayrı, Devlet ve Üniversite Hastanelerinde ayrı sorunlar yaşamaktadırlar. Sorunların başında hemşirelerin mesleklerine yabancılaştırılması gelmektedir. Hemşireler yukarıda saydığımız görevlerin birçoğunu yapamıyorlar. Çünkü yapacak zamanları yok. Özellikle aile sağlığı merkezlerinde görev yapan hemşireler, çoğunlukla tüm gün boyunca bilgisayar başında veri giriş elemanı gibi çalıştırılmaktadırlar. Hemşirelik mesleği ikinci plana bıraktırılmıştır. Aslında bu durum, hemşirelerin aldıkları eğitimin gereğini yerine getirmeleri engellendiği için, bir çeşit mobbing uygulamasıdır.
Yine Aile Sağlığı Merkezlerindeki hemşireler, performans dayatmasıyla deyim yerindeyse hastaların peşinden koşar hale getirilmiştir. Bu da onları hastaların gözünde değersizleştirmekte ve meslek itibarsızlaştırılmaktadır.
Aile Sağlığı Merkezlerinde hemşire unvanının yerine Aile Sağlığı Elemanı kullanılmakta ve bu da hemşirelik mesleğinin görev tanımını değiştirmekte ve basitleştirmektedir. Buralarda çalışanlar apartman girişlerinde, bodrum katlarında güneş görmeyen sağlıksız ortamlarda çalışmak zorundadırlar.
Devlet ve Üniversite Hastanelerinde yeterli sayıda hemşirelerin olmayışı, hemşirelerin daha çok nöbete kalması, daha fazla yorulması, psikolojik olarak daha çok yıpranması anlamını taşımaktadır. Senelik izinlerini istedikleri zaman kullanamamaktadırlar. Hal böyle olunca yukarıda saydığımız görevlerini tam anlamıyla yerine getirebilmeleri olanaksızlaşmaktadır.
Gece çalışmak gündüz çalışmak gibi değildir. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, gece çalışmanın insanların günlük bioritmini (yaşam düzeni) bozduğunu ortaya koymuştur. Yaşam düzeninin bozulması beraberinde pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Sağlıkçılar gece nöbetleri yüzünden genç yaşta pek çok hastalıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Aslında iş yasamızda bile var olan gece çalışmanın %50 fazla ücretle değerlendirilmesi uygulamasına bir an önce geçilmelidir. Hali hazırda olan uygulamada, gündüz çalışan hemşire olmak için yandaş sendikaya üye olmak şart gibidir. Gündüz çalışmak ayrıcalık gibi sunulmaktadır. Sonuç olarak gece çalışan, nöbet tutan hemşirelere bir ayrımcılık yapılmaktadır. Bu da iş barışını bozmaktadır.
Sağlık sistemindeki yetersizliğin sonucu olarak, hasta ve hasta yakınları tepkilerini ilk olarak hemşirelere yöneltmektedir. Hastanelerde randevu alınamaması, doktorun olmamasının hesabı dahi hemşirelere sorulmaktadır. Tüm sağlık çalışanlarının yaşadığı gibi şiddete, tehditlere maruz kalmaktadırlar.
Hemşirelerin ücretleri birbirlerinden farklılık göstermektedir. Hastanelerde çalışanlarla, Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanlar farklı ücretler almaktadır. Sabit ücretleri düşük tutulmuştur. Ücretlerine, o ay bakılan hasta sayısı kadar döner sermayeden pay eklenir. Senelik izinlerinde döner sermayeden pay alamazlar. Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hemşirelerin vekâletsiz izine çıkışlarında da para kesintisi olmaktadır. Hemşirelerin kendi ihmalleri olmasa da ilaçların zayi olması durumunda ücretlerinden kesintiler yapılır.
Tüm bu sorunların çözümü “köle değil, hemşireyiz” sloganıyla anayasal hak olan örgütlenmekten geçmektedir. Bunu yapamadığımız takdirde hemşirelik mesleği ortadan kalkmakla karşı karşıya kalacaktır.
Kendi çocuklarına, ailelerine zaman ayıramayan, hafta sonu, tatili, gecesi, gündüzü olmayan, insan sağlığı için kendi sağlığından olan hemşirelerimizin ‘12 Mayıs Hemşireler Günü’ kutlu olsun. (12.05.2018)
Halkçı Kamu Emekçileri