DOLAR 34,4973 0.09%
EURO 36,2552 -0.3%
ALTIN 2.962,480,94
BITCOIN 34046605.43106%
İstanbul
13°

AÇIK

06:06

SABAHA KALAN SÜRE

AKP’giller’in üniversitelere son saldırısı: böl-parçala-yönet ve bilime dair her şeyi yok et yasası
81 okunma

AKP’giller’in üniversitelere son saldırısı: böl-parçala-yönet ve bilime dair her şeyi yok et yasası

ABONE OL
20 Mart 2022 21:17
AKP’giller’in üniversitelere son saldırısı: böl-parçala-yönet ve bilime dair her şeyi yok et yasası
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AKP’giller iktidar oldukları günden bu yana, ilk ve orta dereceli okulları nasıl laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırarak, kendi yandaş kadrolarını atayarak, onları Ortaçağcı müritler yetiştirmenin aracı haline getirdilerse, aynı saldırılarını ara vermeksizin yüksek öğretim kurumları için de yapmaktadırlar.

Geçen süre zarfında, Rektör atamaları ve Üniversiteler Arası Kurulda görev değişikliği ile ilerleyişlerine direnç noktası oluşturan önemli mevzileri ele geçirdiler. 1924 yılında çıkarılan Öğretim Birliği Yasasının temel kazanımlarını yükseköğretim düzeyinde de tamamen ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalar gerçekleştirdiler. Üniversitelerimizi Peşaver Medreselerinden farksız kılmak için ellerinden geleni yaptılar.

Gelinen noktada bilim adına, halk adına, kamu adına ne kaldıysa üniversitelerimizde onların son kırıntılarını da yok etmeye çalışıyorlar. Bir yandan Üniversitelerimizi Ortaçağcı anlayışlarına mahkûm ederken, bir yandan da onları özelleştirerek ticarethanelere, holdinglere dönüştürüyorlar. Tıpkı diğer kamu kuruluşlarını yeyim ettikleri-ettirdikleri gibi.

İşte bu hainane amaçlarına ulaşabilmek için en son üniversitelerin bölünmesi ile ilgili yasa tasarısını gündeme getirdiler.

Tasarı ilk olarak, Erdoğan’ın Malatya’daki konuşması sırasında İnönü Üniversitesi için “Mevcut üniversitenin, adını anmak istemiyorum, oradaki öğrenci sayısı fazla. Onu ikiye böleceğiz ve Turgut Özal Üniversitesini kuracağız” sözleriyle ortaya çıktı. Daha sonra da 19 Nisan’da Binali Yıldırım’ın onayıyla TBMM’ye geldi.

19 Nisan’da görüşülen kanun tasarısına göre içlerinde İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İnönü Üniversitesi,  Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi köklü üniversitelerin de bulunduğu 10 üniversite bölünecek; İstanbul Üniversitesi’nden İstanbul İbn-i Sina Üniversitesi, Gazi Üniversitesi’nden Hacı Bayram Veli Üniversitesi doğurtulacak ve bazı fakülteler ve yüksekokullar bu yeni üniversitelere bağlanacaktı.

AKP’giller sınıf karakterleri gereği her zaman yaptıkları gibi, bu konuda da bezirgânlığı elden bırakmıyor ve yasa tasarısına gerekçe olarak söz konusu üniversitelerin çok kalabalık olması nedeniyle eğitimin niteliğinin düşmesini ileri sürüyorlar.

Bu gerekçeye kargalar bile güler elbet! Son on beş yılda her ile üniversite açacağız diyerek, niteliksiz pek çok üniversite ve fakülte açtılar. Artık çok sayıda fakülte kontenjanlarını dolduramıyor. Meslek yüksekokullarının bölümleri kapanıyor.

Ama biz söz konusu yasa ile asıl neyi amaçladıklarını biliyoruz!

Bölünecek üniversiteler arasında ilk sırada yer alanlar, Laik Cumhuriyet’in yadigârı olan, geleneği olan üniversiteler. Adlarıyla bile Birinci Antiemperyalist Ulusal Kuruluş Savaşı’mızın önderlerini ifade edenler: Gazi Üniversitesi, İnönü Üniversitesi. Tahammülleri yok bu çağrışımlara onların. İzi tozu kalmasın istiyorlar. İstanbul Üniversitesi gibi ülkemizin en köklü üniversitesini parçalayarak tarihini, yılların bilimsel birikimini, duygu birlikteliğini ortadan kaldırmak istiyorlar. Öbür taraftan da İstanbul’un en güzel bölgesinde yer alan, halkın kolayca ulaşabildiği,  Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp Fakültelerinin binalarını yeniden yapmak yerine, bu yerleri arsa haline getirip, ranta açmaktır amaçlanan. Orman fakültesinin, veterinerlik fakültesinin sahip olduğu çok değerli araziler de böylelikle kolayca ranta açılabilecek.

Diğer bir amaçları ise, bu bölünmeler ile üniversite sayısını arttırarak, istedikleri düzeyde ele geçiremedikleri üniversiteleri zayıflatarak ele geçirmenin ya da yerleştiremedikleri yandaşlara kadro yaratmanın yolunu açıyorlar. Bunu daha kolay yapabilmek için kısa bir süre önce doçentliğe başvuru ve atama koşullarını kendi amaçlarına hizmet edecek biçimde yeniden düzenlediler. Bu düzenlemeler sayesinde yandaşlarına akademik unvanları daha kolay dağıtacaklar. Nur topu gibi doçentlerimiz, profesörlerimiz oluverecek yakın zamanda. E yeni üniversiteler de açıldı. Yeni kadrolara ihtiyaç var. Hoop atarsınız. Nasılsa yönetici kadrolar da hep sizden!

Bilim, nitelik ne umurlarında!

Üniversitelerin bölünmesini hedefleyen kanun tasarısına yönelik olarak uzun süredir üzerlerine ölü toprağı serpilmiş bulunan üniversitelerden protesto sesleri yükseldi.

En çok tepki gösterilen konu ise Türkiye’nin köklü ve tarihi üniversitelerinin bölünmesinin eğitimi ve bilimsel araştırmaları olumsuz etkileyeceği, tarihi kurumların birikimlerini sileceği kaygısı idi.

Ancak kanun tasarısı; belli değişikliklerle 25 Nisan günü komisyondan geçti.

Verilen önergeler sonucu İstanbul Üniversitesi’nden ayrılacak fakültelerin bağlanacağı İstanbul İbn-i Sina Üniversitesinden vazgeçilerek İstanbul Üniversitesi (Cerrahpaşa) olarak değiştirildi. Çapa Tıp Fakültesinin ise İstanbul Üniversitesinde kalmasına karar verildi.

Ayrıca önergeyle Anadolu Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi de bölünecek üniversiteler arasına eklendi.  “Erzincan Üniversitesi”nin ismi ise “Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi” olarak değiştirildi.

Tüm bu değişiklikler sonucu yeni kurulacak üniversite sayısı 20 oldu. Yandaş basın da tasarıya ağzından salyalar akıtarak alkış tuttu.

“Hükümet İstanbul, Gazi, İnönü, Sakarya ve Selçuk Üniversitesi’nin de aralarında bulunduğu 13 ‘geniş’ üniversitenin bölünerek içlerinden birer kamu üniversitesi daha çıkartılması planını açıklayınca sol-Kemalist kesimde adeta kıyamet koptu…İstanbul Üniversitesi ile Gazi Üniversitesi’nden bir grup öğrenci ve akademisyen genellikle radikal solcu öğrencilerin kullandığı ‘Üniversiteler bizimdir’ sloganıyla plan aleyhinde gösteri yaptı, üniversitelerinin bölünmesine karşı çıktı.” (Memurlar net 28.04.2018)

Ancak şu iyi bilinmelidir ki; bilim, gericiliğin dogmalarıyla durdurulamayacak kadar büyük bir gelişim halidir. Ve İnsanlık Tarihi bilim insanı kimliğini canından öte tutmuş, egemenlere boyun eğmektense ölmeyi yeğlemiş nice onurlu, gerçek bilim insanına tanıklık etmiştir.

Tarihin ileriye akışı durdurulamaz. Bu inkâr edilemez bilimsel bir gerçekliktir!

Bu nedenle, ülkemizdeki şu andaki geriye gidiş bizi yanıltmasın.

Gün gelecek bu geriye gidişe elbet bir son verilecek!

Gün gelecek bilim insanlarımız, aydınlarımız ve aydın gençliğimiz, bu geriye gidişe dur diyecek!

Gün gelecek bilincimizle, bilimimizle, örgütlü gücümüzle bu mücadeleyi kazanacağız!

Gün gelecek halkımıza ve insanlığa hizmet edecek Demokratik Halk Üniversitelerini kuracağız. (04.05.2018)

 Halkçı Kamu Emekçileri

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r