14 Mart Tıp Bayramında, Sağlıkçılar Mutsuz, Halkımız Hasta…
AKP İktidarının “sağlıkta dönüşüm” diye geldiği yer, halkın sağlığının bozulması olmuştur.
Vatandaşların son 10 yıl içinde yılda kişi başına doktora başvurma sayısı beş kat, toplam sağlık harcamaları geçtiğimiz yıl 6 kattan daha fazla, yine vatandaşların sağlık için özel olarak yaptığı harcamalar beş kat artmış durumda. Avrupa’da yılda en çok tomografi ve MR’ın çekildiği ülkeyiz. Kişi başına antibiyotik ilaç kullanımında dünya birincisi olmuşuz. Özel hastanecilik memleketin en ücra köşesine kadar yaygınlaşmış. Pek çok özellikli ameliyat, kamu hastanelerinden çok özel hastanelerde yapılır olmuş. Bu durumda halkımız yine kendi cebinden sağlık harcaması yapmak zorunda kalıyor. Halk olarak sağlığımızdan değil, hastalığımızdan para kazanılan bir düzen oluşturulmuş durumda.
Hizmeti sunan Sağlık Emekçileri açısından meseleye baktığımızda, performansa dayalı ücretlendirme meslek gruplarını birbirine karşıt ve çatışır hale getirmiştir. Doktorlar ile diğer sağlık çalışanlarının birlikte, ekip halinde hizmet üretmeleri zorlaşmıştır. Her meslek grubu içinde de performans yüzünden çatışmalar oluşmaya başlamıştır.
Kamu sağlık kurumlarında iktidarın sendikası, çalışanlar üzerinde baskı aracı haline getirilmiştir. Tabip Odaları üzerindeki baskılar artmış, Türk Tabipleri Birliği’nden “Türk” adı çıkarılması gündeme getirilmiştir. Oysa birkaç yıl önce hükümet, kamu kurumları isimlerinin başındaki “Türk” ve Türkiye ifadelerini kaldırmaya kalkmış, halktan gelen tepki üzerine vazgeçmişti. Bu şekilde kafa karışıklığı yaratılarak meslek odaları işlevsiz hale getirilmek istenmektedir.
Sağlıkta dönüşüm programı ilk uygulamaya başlandığında, programı ülkemize getirenler yazdıkları yazılarda, bu programın uygulanabilmesi için meslek grupları arasında ve her meslek grubunun da kendi içinde çatışmalar yaratmak gerekliliğinden söz etmişlerdi. Bu plan aynen uygulanıyor.
Sağlıkta Dönüşümün son hamlesi Şehir Hastaneleri. Vergilerimizden toplanan paralarla, yerli yabancı Parabalarına yaptırılan Şehir Hastaneleri, Sağlık Emekçileri ve Halk için büyük zorluklar yaratıyor. “Kamu Özel Ortaklığı” denilerek, işletmesi binayı yapan firmalara verilen hastanelerde kamu sağlık hizmeti anlayışı tamamen ortadan kalkıyor. Kâr etmeye odaklanmış bir sağlık hizmeti, vatandaşı daha çok hasta edecek. Sağlık Emekçine daha çok eziyet edilecek. Hasta garantisi olan bu hastanelerin zararı devlet bütçesinden karşılanacak. Şehir Hastaneleri açıldığında o şehirdeki, şehrin merkezindeki tüm büyük kamu hastaneleri kapatılıyor. Adana ve Mersin’de böyle oldu. Vatandaşın hastaneye ulaşması daha zor hale getirildi. Eski hastanelerin yıkılması gündemde. Bu şekilde yeni rant alanları açılıyor. Özünde; kamu, bu şekilde 3 kez zarara uğratılmış oluyor.
Öbür yandan özel hastaneciliğin hızla gelişmesi sonucunda yüzbinlerce Sağlık Emekçisi bu kuruluşlarda çalışır hale geldi. Özel hastanelerde çalıştırılan doktorlar, kendi adlarına şirket kurmaya zorlanıyor, hastane doktorlarla hizmet alımı sözleşmesi yapıyor. Diğer emekçiler uzun çalışma sürelerinde asgari ücretin altına düşen ücretlerle kuralsız, sendikasız olarak çalıştırılıyorlar. Özel hastanelerin vatandaştan ek para almaları da yasal duruma getirildiği için, vatandaş çok zor durumda kalıyor.
Sonuç olarak sağlık alanında hizmeti veren de hizmeti alan da dertli. Bu işten kârlı çıkanlar ise Parababaları, ülkemize ilaç ve tıbbi araç gereç satan yerli yabancı tekeller…
Bu düzeni değiştirmek gerekiyor. Biz Sağlık Emekçileri, Emekçi Halkımızla birlikte bunu başarmak zorundayız. Eninde sonunda da başaracağız! 14 Mart 2018
Herkese eşit, ücretsiz sağlık hizmeti!
Halkçı Sağlıkçılar