Müzakerelerinin 1 ay sürdüğü söylendiği asgari ücreti Çalışma Bakanı milyonların gözünün içine baka baka yalan söyleyerek açıkladı.
Maalesef, çoğunlukla bu yalana inanılmakta ve asgari ücretin 1603 TL. olduğu kabul edilmektedir. Gerçekte ise asgari ücret net; 1.450,91 TL.’dır. Nasıl mı? İşçinin sigorta primleri bu ücret üzerinden yatacak, işten ayrılırken alacağı Tazminat, Yıllık İzin vb. hesaplamaları bu ücretten yapılacak. Çalışırken yaptığı/yapacağı bir fazla çalışma, genel tatil çalışması bu ücret üzerinden ödenecek. Peki, 1603 TL’ye nerden ulaşıyorlar?
Şöyle: Asgari ücretten kesilmesi gereken 258,76 TL. Gelir Vergisinin 152,12 TL.’sı AGİ olarak işçiye iade edildiği için 1.450,91 TL. olan Asgari Ücret oluyor 1.603,12 TL.
Asgari ücret tespit komisyonu bu rakamı açıklarken hiç utanmadı. Çünkü bir kaç gün önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı “ işçilerden birazcık (!) fedakarlık bekliyoruz” demişti. Bu yüzden komisyon da bu fedakarlığı (!) bekledi işçilerden…
Üst üste gelen zamların yanında açıklanan rakam doğal olarak açlık sınırının altında. 4 kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarını bile karşılamıyor bu ücret. Tabii ki karşılamaz! Kimler nasıl belirliyorlar asgari ücret denen sefalet ücretini? Parababalarının İktidarının temsilcileri, Parababalarının Örgütü TİSK’in temsilcileri ve sarı gangster TÜRK-İŞ’in temsilcileri geliyorlar bir araya. Başlıyorlar oyalamaca, kandırmaca, uyutmaca, yutturmaca, yedirmece oyunlarına. Alan memnun, satan memnun. Tespit komisyonunda bulunan sözde işçi sendikası Türk-İş`in sarı-gangster-ağa başkanı ellerini ovuşturuyor teşekkür ediyor komisyona çalışmaları için.
Bunların hepsi küpünü doldurma peşinde. İşçiye, emekçiye zerre faydaları yok. İşçi Sınıfımızın alın teri bir avuç vurguncuya gidiyor, onlara yeyim ettiriliyor.
İşçi Sınıfımız sefalet ücretine mahkûm edilirken parababaları ve onların iktidardaki temsilcileri “ülkemizin içinden geçtiği zor dönemler”i dillerine pelesenk ediyorlar, “bütün kesimler feragat etmeli”, diyorlar. Kısacası kırk dereden kırk su getirmeler…
Ama gerçeklik bu değil! İşçiden çaldıklarıyla zengin olanlara, tespit komisyonu üyelerine “bu ücrete ve halinize şükredin” diyen imamlara bakalım.
Cumhurbaşkanı maaşı:39 bin
Emekli Cumhurbaşkanı maaşı: 21 bin
Milletvekili maaşı:17 bin
Emekli Milletvekili maaşı:9 bin
İmam maaşı:3 bin
Sonra İşçi Sınıfımız bu zulme karşı örgütlendi mi, bir greve çıktı mı, haksızlıklara karşı yürüdü mü hemen OHAL yasakları devreye sokuluyor, grevler yasaklanıyor, işçilere biber gazlarıyla, plastik mermilerle, gaz bombalarıyla saldırılıyor, gözaltına alınıyorlar.
Yani işçi sınıfı cephesinde değişen hiçbir şey olmuyor. Ve bu Parababaları düzeninde olmaz da. Kısacası bu kanser düzeni devam ettiği sürece, ağlayan Emekçi Halkımız olacak, gülen Parababaları ve onlara hizmette kusur etmeyenler.
Değişmeyen tek şey olacak o da direnmek ve mücadele etmek.
Tok açın halinden elbet anlamaz. Tasarruf etmesi gereken işçi değil milli gelirin yarısından fazlasını iç eden Parababaları ve ortağı Tefeci-Bezirganlardır. Bu düzene son verirsek ancak o zaman emekçiler sefalet ücretine mahkum olmaktan kurtulup insanca yaşam ücretine kavuşur.
Bizler Halkçı Kamu Emekçileri olarak haykırıyoruz. Hiçbir şey bizi doğruları söylemekten alıkoyamaz:
Bu düzen sürgit böyle gitmez,gidemez, gitmemeli. Anneleriyle beraber çöpten kendisine düşen milli geliri arayan çocuklar için hesap soracağımız gün yakındır.
Halkçı Kamu Emekçileri