YGS ve LYS’de Kaçak Saraylının talimatıyla kaldırılıp, hiçbir ön hazırlık yapılmadan öğretmenlerin ve uzmanların görüşleri alınmadan yerine YKS diye uydurma bir sistem koyuldu bilindiği üzere.
YKS açıklandıktan sonra alan bazında öğrencilerin sorumlu oldukları dersler ve soru sayıları ile ilgili itirazlar gelince (başta felsefe, coğrafya ve tarih olmak üzere) birkaç kez değişikliğe uğradı. Hala da sınava son şekli verilemedi.
Milli Eğitim Bakanının yaptığı açıklamaya göre; TEOG sınavı öğrencilerde sınav kaygısına neden oluyormuş ve sınava hazırlanan öğrencileri dershanelere ve özel derslere itiyormuş.
Peki SBS’yi getiren sonra da onu beğenmeyip TEOG’u getiren kim? Şimdi de TEOG’daki aksaklıkları ve doğurduğu olumsuz sonuçları görüp bu sınav sistemini kaldırdıklarını buyuruyorlar. Sınavlardaki kopyalarla, şifrelerle, haksızlıklılarla gencecik çocuklarımızın geleceklerini “çaldıkları” yetmiyormuş gibi bir de sürekli değiştirdikleri sınav sistemleri ile onları birer denek olarak kullanmaktadırlar.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz aslında öğrencileri kaygıya düşüren sınavın kaldırıldığını, adrese dayalı yerleştirmelerin olacağını, isteyen öğrencilerin “nitelikli okullar” ve fen liseleri için sınava girebileceklerini söylüyor. Bundan sonra okullar arasında A Okulu iyi B Okulu kötü sınıflandırması olmayacakmış. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi?
Buradan bir kere aslında sınavın kaldırılmadığını anlıyoruz. Liseye geçiş için 60 soruluk bir sınav yapılacak ve bu 60 soruluk sınavla öğrencilerin 3 yıllık bilgisi “ölçülecek”? İkincisi nitelikli okullara gitmek isteyenler sınava girebilir demektedir Bakan. İnsanın aklına şu soru geliyor: Proje okulları, özel statülü okullar nitelikli eğitim veriyor da diğerleri niteliksiz mi?
Birçoğunun eğitim kadrosu yandaşlaşmış “Proje Okulları” statüsünde olan okullar (Bakanın deyimiyle nitelikli okullar) hangi kriterlere göre belirlenecek? Bunların kontenjanları ve kaç puanla öğrenci alacakları vs. bununla ilgili de bakanlıktan daha net bir açıklama yapılmadı.
Diğer bir sorun ise adrese dayalı kayıt sisteminde 5 eğitim bölgesinin olacağı, öğrencinin bunlardan birini tercih edebileceği söyleniyor. Peki, öğrenci istediği okula yerleşemezse hangi okula, neye göre yerleştirilecek? Açıkta kalan öğrencilerin kayıtları otomatik olarak olarak İmam Hatiplere, Meslek Liselerine veya Açık öğretim Liselerine yaptırılacak.
Çocuklarını bulundukları semtteki okula vermek istemeyen ebeveynler bu sefer sahte adresler bulacaklar veya adres değişikliğine gideceklerdir. Bu da beraberinde yeni sorunları ve rantları doğuracaktır.
Temel eğitimdeki sorunlar gerçek anlamda çözülmediği sürece, orta öğretimdeki sorunlar da çözülemez. Yeni kaygılar, yeni rantlar doğacağı gibi okullar arasındaki eşitsizliği de gideremez.
AKP’giller 15 yıllık iktidarları boyunca tüm devlet kurumları gibi eğitim sistemini de enkaza çevirmişlerdir. Kılık kıyafet yönetmeliği ile türbanı okullara sokmaları, kızları ve erkekleri ayrı sınıflarda okutmaları, biyoloji dersinin öğretim programından evrim teorisini çıkartmaları, öğrencileri tarikat yurtlarında kalmaya mecbur bırakmaları, dini ders sayılarını arttırıp, pozitif bilimleri yok saymaları, belirli gün ve haftalardan Cumhuriyet Bayramı’nı, 23 Nisan’ı ve 19 Mayıs’ı çıkartmaları, ders kitaplarında Mustafa Kemal’e yer vermemeleri, 15 Temmuz gibi sahte destanlar oluşturmaları, laik eğitim sisteminden uzaklaşıp ortaçağcı, gerici eğitim sistemine AKP’giller tarafından götürüldüğümüzü göstermektedir.
Eğitimin bilimsel ve laik olmaktan çıkarılıp, parası olanın iyi eğitim aldığı, metalaştırılmış eğitim sistemi ile imam hatiplerle dindar ve kindar bir neslin yetiştirildiği ortaçağcı medrese eğitimine hayır diyoruz!
Eğitim, kesinlikle devlet eliyle, Anayasada belirtildiği gibi tüm halk çocuklarına parasız ve eşit bir şekilde verilmelidir. İlkokuldan başlayarak, öğrencilerin yetenekleri ve öğrenme becerileri göz önünde bulundurularak ve sınav kaygısı olmadan sağlanmalıdır. Tüm tarikatların, cemaatlerin, gerici dernek ve vakıfların eğitim üzerindeki etkisine son verilmelidir.
Öğrencilerin sosyal ve kültürel aktivelerde bulunabildiği, kendilerini her yönden geliştirebildiği, üretimin içinde olduğu bilimsel ve laik bir eğitim sistemi istiyoruz.
Öğrencilerin müşteri gibi görüldüğü, niteliksiz bir eğitim sistemine hayır diyor diyoruz!
Yaşasın Laik, Demokratik ve Bilimsel Eğitim mücadelemiz!